30 Ekim 2010 Cumartesi

Bir Delinin Not Defterinden..


-Sosyal fobim nedeniyle, ince bir tebessümle : Ehe, ehe.

-Kurban bayramı yaklaşıyor ve bu süreç beni tedirgin ediyor, sürekli birşeyler yediriyorlar bana sebebini anlayamadığım bir şekilde, "iyisin iyi" diyorlar ve karnıma vuruyorlar, sanırım tez zamanda keçi sakalımı kesmem gerekiyor benim. Aksi taktirde çok kötü şeyler olacak hissediyorum bunu, kesiverecekler beni. Hayır yani anneannemin bakışları çok fena. Öyle bir bakıyor ki bana, " bayramda seni kessek de sıkı bir kavurma yapsak, elliüçte birini de komşulara dağıtırız, islami usüllere göre paylaştırırız seni" dermişçesine. Kanım donuyor, odam kireç tutmuyor. Ama şu da bir gerçek, beni kestikleri taktirde düşüncelerimi öldüremeyecekler. Tüm proleter keçiler, tez zamanda birleşin!..



-Bunun yanı sıra mid term de yaklaşıyor (liseli arkadaşlarıma araştırma konusu : mid term) ve ben kendi içimde savaş halindeyim. Resmi kayıtlara göre ikiye bölünmüş durumdayım. Biri diyor ki "çalış çalışmayana ekmek vermiyorlar, çok sıkıntı çekersin, gün gelir ne anan yardım eder ne de bacın", diğeri "çalışılır başkan" diyor, "elbet çalışılır. Ancak her zaman göremezsin uçuşunu bir kelebeğin, ya da bir çocuğun su içişini hayrattan.. Gün gelir ayrılmak durumunda kalırsın vatanından da yaşamayamazsın bu güzelim Anadolu'yu.." Bu iki " bölük" beni fazlasıyla sinir ediyor, özellikle 1. bölüğe fazlasıyla gıcık oluyorum. 2.si daha samimi bir izlenim yaratsa da, emin olabilirsiniz o da en az 1.si kadar içten pazarlıkçı, ikisine de güven olmaz.

-Bu arada, beni sinir eden ve çığrımdan çıkmama neden olan bir başka şey de sigarayı yakabilmek için yoldan geçen birinden çakmak isterken minimum 2 kez teşekkür etmek zounda kalmak. Evet bu gerçekten can sıkıcı bir durum. Bakınız, durum 3 aşamadan ibaret,

1-) "serim" aşaması

Bu aşama en can sıkıcı aşama olarak kayıtlara geçmiştir. Bu aşamada yapmanız gereken şey, yoldan geçen birini durdurmak ve o can alıcı soruyu sormak:

" Pardon, ateşiniz var mı acaba?"

Soruyu sorduktan sonra alacağınız "tabii" cevabı fazlasıyla risklidir, çünkü karşı taraf ateşten kastımızın "çakmak" veya "kibrit" olduğunu anlamamış olabilir. Zira "Ateşiniz var mı" ilginç bir sorudur, çünkü "ateş" muallakta kalmış bir sözcüktür. "Ateş" konusunda gerekli bilgi için, (bkz: ODTÜ 8. yurt). Ancak toplumun ahlaki yapısı, karşı tarafı "çakmak/kibrit" olarak anlamaya sevkeder, çünkü Türkiye, "Ateşiniz var mı?" sorusuna "Var anam, yanıyorum!.." cevabını kolay kolay verebileceğiniz bir ülke değildir. Gelen cevabın "tabii, buyrun" olduğunu varsayıyoruz ve bu noktada 1. teşekkürü bir borç biliyoruz.

1.TEŞEKKÜR...

2-) "düğüm" aşaması

Bu aşamada direkt çakmak/kibrit uzatılırsa kolaylıkla sigaranızı yakabilirsiniz. Ancak "düğüm" aşaması bu kadar kolay tamamlanmıyor. Karşı tarafın uzatacabileceği çakmağı veya kibriti yoksa, ( Şu da bir kuraldır: şayet karşı taraf sigara içiyorsa ve uzatacak yakıcı maddesi yoksa, muhtemelen kendisi de beş-altı dakika önce sizin yaşadıklarınızı yaşamıştır) sigaranızı yakabilmeniz için son çare olarak kendi sigarasını uzatır. İşte bu aşama fazlasıyla risklidir. Siz iki büklüm bir şekilde sigaranızı yakmaya çalışırken, karşı taraf sizi sinsi sinsi izlemektedir. "Bir an önce yakayım da ortamı hemencecik terkedeyim" psikolojisiyle sigaranızdan saniyede 49 kez hava çekersiniz.. Sonuçta o sigara yanar ve eliniz mahkum bir kere daha teşekkür etmek zounda kalırsınız..

2.TEŞEKKÜR

3-) "çözüm" aşaması
" Ercüment başka sigaramız kaldı mı abi?"
" Yok abi, bu sonuncuydu."
" Yavaş çek o zaman eşşoğlueşşek!.."

-Tansu Çiller'i görür gibi oldum demin odanın içerisinde, ("demin" kelimesini cümle içerisinde kullanıyorum : çay demini almış olmalı) iki dolandı etti, yürüdü falan, sonra birden ortadan kayboldu. Halisülasyon olmalı, gerçek olamaz. Zira anneannem Tansu Çiller'i eve almaz. Neymiş sevgili Çiller, ha-li-sü-las-yon!..

-Münazarayı münakaşaya tercih eden birisi olduğumdan, evde ekmek varsa bile pasta yiyorum ben. Elektrik tasarrufu da çok önemli, bu sebepten ötürü sık sık Ekşi Sözlük'e göz atarım. Lütfen siz de böyle yapın ki akdeniz foklarının soyu tükenmesin.

-Son olarak şunu eklemek istiyorum, Lady D'arbanville'i sokakta görsem,anında "aha my Lady D'arbanville lan!" diye bağırırım ben, sahiplenirim, istemsiz iyelik ekleri beni ben yapar..Doğaya aşığım ben,saygılar.

-Fin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder